AKP’nin şu an liderliğini üstlendiği milliyetçi muhafazakâr politik hattan; sınıfsal, iktisadi, siyasi ve tarihsel açıdan tutarlı bir anti-emperyalist tavır beklenemez. Tarihsel olarak varoluşlarını Amerikan emperyalizmine borçlu olan AKP, Suriye'de kendi bozduğu dengeleri düzeltmek ve iç politikada bu durumu oya devşirmek için bir hamleye kalkıştı. Zeytin Dalı adı verilen Afrin operasyonu, ABD'nin çok ciddiye aldığı bir operasyon değil. Varacağı pek bir yerde yok. Vatan-Millet-Sakarya edebiyatıyla süslenen, tamamen iç politikaya endeksli bu operasyonun dış politika nezdinde siyasi bir hedefi de yok. Operasyonun; sınır hattını PYD/YPG'den temizlemek gibi makro ölçekli bir hedefi olsaydı, ÖSO gibi ne idüğü belirsiz katil sürüsü ile değil, Suriye rejiminin meşru güçleriyle yola çıkılırdı. Bir yandan anti-Amerikancılıktan dem vurup, Rusya, Çin ve İran'a yaklaşacaksın, Astana sürecinde aktif rol oynayacaksın, daha sonra kalkıp Esad'ı katil, Suriye'nin geleceğinde yeri olmayan bir aktör olarak tanımlayıp Batı'nın ağzıyla konuşacaksın. Bir yandan ABD'ye höyküreceksin ama diğer yandan ABD'den 11 Milyar Dolarlık sivil uçak alımı yapacaksın. Nereden baksan tutarsızlık... Türkiye’nin, Rusya ve Çin ile artan ticaret hacmi, Rusya’dan S-400 füzelerinin alımı, Batı ile yaşanan gerilimler AKP hükümeti nezdinde Avrasyacı bir persfektifin geliştirildiğinin tek başına kanıtı olamaz. Yaklaşan yerel ve genel seçimlere yönelik olarak, yükselen milliyetçi dalgayı MHP ile birlikte arkasına almayı amaçlayan AKP, Büyük Birlik Partisi’ni de ittifak çemberine alma noktasında girişimlere başladı bile. Bu sürecin nereye varacağını zamanla göreceğiz. Mehmetçik Kut'ül Amare, Diriliş Ertuğrul, Payitaht: Abdülhamid gibi milliyetçi muhafazakar tabanı okşayan ve motivasyon sağlayan televizyon dizileriyle, Osmanlı’ya yapılan atıflarla, Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve kurucu iradesine karşı yeni bir kök arayışının sosyo-kültürel ve sosyo-politik altyapısı bir toplum mühendisliği projesi olarak çeşitli düzeylerde inşa ediliyor. Ana çelişkinin yerlilik ve millilik kavramlarıyla belirlendiği mevcut siyasal atmosferde, yaratılan bu yapay çemberin dışında yer alan herkes bilumum terör örgütlerinin üyesi veya sempatizanı olarak kodlanmış durumda. Bu çelişkiyi aşmanın tek yolu, gerçek çelişki olan emek sermaye çelişkisi üzerinden sınıf merkezli politik bir hat inşa etmektir. AKP’nin MHP’yi de arkasına alarak estirdiği, bir seçim hamlesi olan milliyetçilik rüzgârına karşı dümeni sağlam tutarak, rotayı iktisadi sorunlara kırmak muhalefetin 2019’a girerken ki ana ekseni olmalıdır. AKP’nin milli mutabakat ittifakına karşı, toplumsal mutabakat ittifakı kurulmalıdır. Bu ittifak; Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri olan laiklik ve demokratik hak ve özgürlükler noktasında duyarlı olan bütün kesimleri bir araya getirmeli, gelir dağılımındaki eşitsizliğe karşı emek cephesinin de sesi olmalıdır. İBRAHİM UTKU NAR