1960’lı yıllarda Türkiye çok büyük bir haberle yankılandı. Bütün gazetelerde tek bir isim vardı, ve o isim Abdullah Aksoy'du. Konya’nın Çumra ilçesinde tanıştığı erkeklere cinsel istismarda bulunduktan sonra cansız bedenlerini evinin bahçesine gömen seri katilin hikayesi o yıllarda olduğu gibi şimdi de okuyanların kanını donduruyor. İşte Türkiye'nin ilk eşçinsel seri katilinin hikayesindeki tüyler ürperten detaylar...

Antalya Korkuteli’nde Kıbrıs gazisi son yolculuğuna uğurlandı Antalya Korkuteli’nde Kıbrıs gazisi son yolculuğuna uğurlandı

KONYA'DA ÇİFTÇİ BİR AİLENİN 4 ÇOCUĞUNDAN BİRİSİYDİ

Abdullah Aksoy, 1934 yılında Konya’nın Çumra ilçesinde geçimini çiftçilik yaparak kazanan, 4 çocuklu bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi. Kardeşleri Almanya’ya işçi olarak giderken Abdullah ise Konya’da kaldı. 15 yaşında geçirdiği bir kaza ise onun hayatını tamamen değiştirdi. Tarlada geçirdiği kaza sonucu Abdullah sara hastası oldu ve sık sık nöbetler geçiriyordu. Daha sonra ailesi de onu terk etti ve Abdullah tek yaşamaya başladı. Bu süreçte Abdullah evlendi. Fakat bu evlilik uzun sürmedi ve karısı bir anda bilinmeyen bir nedenden ötürü evi terk etti. Bu evlilikten sonra tekrar evlenen Abdullah, bu evliliğinden bir çocuk sahibi oldu. Fakat kader gene değişmedi ve Abdullah’ın ikinci eşi de bir gece yarısı çocuğunu kucağına alarak Abdullah’ı terk etti. Bu terk etmelerin sebebi sonradan açığa çıkacaktı. 

EŞCİNSEL OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

Abdullah, köy halkı tarafından sessiz, sakin ve içine kapanık biri olarak biliniyordu. 5 vakit namaza giden, kimseyi rahatsız etmeyen bir kişiydi. Köy kahvehanesine gider ve orada tek başına saatlerce otururdu. Köy halkı onun böyle yalnız kalmasına ve içine kapanmasına çok üzülürdü. Fakat aslında onun iç dünyasında kıyametler kopuyordu. 1962 yılında Abdullah, bir inşaatta çalışıyordu. İnşaatta çalıştığı dönemde Muharrem isminde bir arkadaşı vardı. Genelde bu arkadaşı ile vakit geçiriyor ve onunla sohbet ediyordu. Günlerden bir gün Abdullah Muharrem’i evine davet etti. Evde biraz sohbet edip, alkol aldıktan sonra Abdullah arkadaşına cinsel ilişki teklifinde bulundu. Evet, Abdullah Paksoy bir eşcinseldi. Ailesinin onu terk etmesi ve iki eşinin de oturdukları evden kaçmasının nedeni buydu. 

İLK KAN DONDURAN OLAY!

Muharrem, bu teklifi kabul etmeyince ortam bir anda gerildi. Abdullah evde sakladığı keseriyle arkadaşına saldırdı. Öfke krizi geçtikten sonra olayın şokunu üstünden atan Abdullah, öldürdüğü arkadaşını defnetmek için planlar yapmaya başladı. Fakat Muharrem yaşıyordu. Abdullah onu gömmeyi planladığı sırada yaralı adam kısa bir boşluktan faydalanarak hemen o evden kaçtı. Kurtulan adam yaralı bir şekilde polis karakoluna gitti ve Aksoy’un yaptıklarını anlattı. Polisler bir saat içinde olayın yaşandığı eve gidip Abdullah’ı yakalayarak gözaltına aldı. Abdullah polise verdiği ifadesinde kavga ettiklerini kabul ediyordu ama cinsel ilişki teklifini şiddetle yalanlıyordu. Sonuçta olayda yaralama olduğu belliydi ve bu yüzden Abdullah 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasını çektikten sonra dışarıya çıkan Abdullah artık başka biriydi. Artık kendine güveniyordu ve korkmuyordu. O sıralarda bütün dünyayı ilgilendiren bir kazı çalışması da Konya’da yapılıyordu. Abdullah bu kazı çalışmalarında iş bulmuştu. 

HEDEFİ KÖYE YENİ GELEN ERKEKLERDİ 

Kendi içine kapanık, dine yönelmiş bir kişi görüntüsü veren Abdullah, kafasında yeni yeni planlar yapıyordu. Bölgede yaşayan insanların fazla dikkatini çektiğini fark eden Abdullah, yönünü köye yeni gelen erkeklere çevirmişti. Henüz kimseler ile tanışmamış insanları gözüne kestirip, onlarla sohbet ederek bağ kuruyordu. Tanıştığı erkekleri evine çağırıyordu. Abdullah'ın evine gidenlerdense bir daha haber alınamıyordu. Kurbanlar, genelde köye yeni gelen insanlar olduğu için çok merak eden de olmuyordu. 1967 yılında polislerin elinde bir sürü kaybolan insan listesi vardı ama nerede olduklarıyla alakalı hiçbir ipucu yoktu. Fakat o yıl Konya Çumra’daki bu durumu değiştirecek bir kişi ortaya çıktı. Bu kişi Çumra’ya yeni atanmış olan Komiser İbrahim’di. Atanır atanmaz hemen görevine başlayan komiser İbrahim, dosyaları incelemeye başladı. “Ufacık olan Çumra’da nasıl oluyorda 7 kişi  kaybolabiliyor” diye düşünüyordu yeni komiser. 

CİNAYETLER ULUSLARARASI BİR BOYUTA EVRİLDİ 

Kaybolanlar arasında 2 Alman arkeolog ve 3 Türk teknisyen vardı. Yani kayıplar artık uluslararası bir seviyeye çıkmıştı. Komiserde sırra kadem basan bu insanlarla alakalı elinde tek bir ipucu vardı. Bu ipucu da hepsinin en son kahvehanede görünmesiydi. Bu yüzden polis araştırmaya kahvehaneden başladı. Muharrem Özkay adında yaşlı bir adamın Konya Çumra'da en son Abdullah Aksoy ile gördüğünü söyleyen mahallelilerin ifadeleri ile Aksoy karakola çağırıldı. Şüpheli tavırları ile dikkat çeken Abdullah’ın evine polis ekibi gönderildi. Evde araştırma yapmaya başlayan polisler yerde ve yatağın üzerinde gördükleri kan lekeleri ve çarşafa sarılmış şekilde duran baltayı fark ettiler. Ardından yerdeki yüksekliğin dikkatlerini çekmesi üzerine kazdıkları noktada bir cesetle karşılaştılar. Bu olayın ardından Abdullah tutuklandı ama kabus hâlâ bitmemişti. Sürekli ev değiştiren Abdullah’ın her gittiği evde bir odaya veya bahçeye bir ceset gömdüğü anlaşıldı. 

SON KURBANI KENDİSİ OLDU 

Takvimler 1990 yılını gösterdiğinde bile Abdullah’ın kaldığı evlerde öldürdüğü cesetler bulunuyordu. Abdullah Aksoy, 1962-1967 yılları arasında 13 kişinin ölümüne sebep oldu. Sara hastası ve kimsesi yok diye acınan, kimsenin şüphelenmediği Aksoy'un işlediği cinayetler filmlere konu olacak kadar korkunç bir boyuttaydı. 'Yakalanmasaydım ölene kadar öldürmeye devam edecektim' diye itiraf eden Abdullah Aksoy, mahkeme gününe bir hafta kala kendini su borusuna asarak intihar etti. Ailesi bile cenazesine sahip çıkmadı ve cenazeyi belediye defnetti.  Öldüğü zaman cenazesinde, imam ve cenazeyi almaya gelen belediye personeli olmak üzere sadece 2 kişi vardı.  

Muhabir: TAHSİN CAN ÖNALP