Avukat Özden Saldıran gözaltı süresi de hesaba katıldığında, 5 buçuk aydır tutuklu. Hakkında bir iddianame hazırlanmış değil. Sağlık durumu da bozuk. Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar Özden Saldıran’ın durumunu duyurmak için Salı günü Antalya Adliyesi önünde toplandı. OHAL gerekçe gösterilerek basın açıklamasına izin verilmedi. Açıklamayı okuyacak olan Tuncay Koç, polis tarafından engellenen metni sosyal medya hesabında paylaştı. Bizim köşemiz toplantı yeri olmadığı için herhalde OHAL kapsamına girmiyordur. O nedenle Adliye önünde okutulmayan metni, burada paylaşalım. Şöyle ki: “Sizin de izlediğiniz gibi, birçok darbe tecrübesi yaşamış olan ülkemizde, avukatlık 12 Eylül’de bile olmadığı kadar ağır saldırı altındadır. Avukatlar, sadece avukatlığını üstlendikleri kişi ve şirket ve kurumlardan dolayı gözaltına alınıp tutuklanmakta, mesleki faaliyetlerimizden suç delili yaratılmaya çalışılmakta, müvekkil-avukat ilişkilerinin gizliliği ilkesi çiğnenmekte, avukatlığını yaptığımız dosyalardan örnekler alınmaktadır”. Avukat neden hala tutuklu? ÇHD üyesi Özden Saldıran’ın evi ve bürosunun sabah baskınıyla arandığı, gözaltına alındığı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın OHAL kararnamesiyle gelen 30 günlük gözaltı süresini sonuna kadar kullandığı hatırlatılan açıklama şu şekilde sürdü: “Ne yazık ki Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, ancak özgürlük ve mesleki güven ortamında mesleklerinin gereğini yerine getirmesi mümkün olan avukatları sindirmeye çalışan iktidarın politik baskılarına, yargı kanalından destek sunmaktadır. Özden arkadaşımızın ne karartacağı bir delil vardır, ne baskı altına alacağı tanıklar vardır ne de kaçma şüphesi vardır. Öyleyse neden hala tutukludur? Keza, Eylül ayında tutuklanan diğer meslektaşlarımız için de durum aynıdır. 6,5 aydır tutukludurlar ve dosyalarında hiçbir gelişme yoktur. Delillerinize güveniyorsanız, iddianamelerini düzenler, davasını açarsınız. Güvenmiyorsanız serbest bırakırsınız”. İktidar silahşorluğu yapma Ve devam etti: “Hukuka, adalete göre değil, iktidar sahiplerinin beklentilerine göre davranmakla, yargıyı bugün içinde bulunduğu utanç verici duruma düşürenler, yargıyı, güç ve iktidar sahiplerinin siyasi operasyon aleti haline getirenler, keyfi avukat gözaltı ve tutuklamalarıyla, avukatlık mesleğini de güçsüz ve utanç verici bir duruma düşürmeye çalışmaktadırlar. Kamu çalışanlarını, akademisyenleri, hakim ve savcıları KHK ihraçlarıyla yola getirmeye çalışan iktidar, ihraç edemediği avukatları da yargı eliyle baskı altına almaya çalışmaktadır. Yargıya güven oranının yüzde 3’e düşmesinden, Özden arkadaşımız ve diğer meslektaşlarımızı 5-6 aydır iddianame bile düzenlemeyip, cezaevinde tutan zihniyet sorumludur. İktidarın en fazla borazanlığını ya da silahşorluğunu yapanların, geçmişte de FETÖ ile dans etmiş olduklarının ortaya çıkması da manidardır”. Havana Protokolü uygulansın Referandumda ‘Hayır’ oyu verecekleri Twitter üzerinden tehdit eden Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cevdet Kayafoğlu’nun örnek gösterildiği açıklamada, “Avukatlık mesleğinin, yürütme organının baskı ve denetiminden ve her türlü endişeden uzak, güvenlik içerisinde yapılabilmesi, insanlığın büyük acılar pahasına geliştirdiği, adil yargılanma, işkence ve baskının önlenmesi, kanun önünde eşitlik, her türlü ayrımcılığın engellenmesi, masumiyet karinesi vb. bütün değerlerin güvencesidir. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı ve sulh ceza hakimlerini 1980 Havana Protokolü’nün gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Diyabet ve tansiyon hastası olan meslektaşımız Özden Saldıran’ın 4,5 aydır cezaevinde tutulmasını kabul etmiyoruz ve meslektaşımızın, arkadaşımızın bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kamuoyunun da, aslında avukat gözaltıları üzerinden, halka gözdağı vermenin amaçlandığını görmesini diliyoruz” talebi dillendirildi. Daha doğrusu dillendirilecekti; ama izin verilmedi.