Diğer Yazıları Mart ayında oynanan Türkiye - Finlandiya maçını izlemek için çektiğim eziyetin ardından "Bir daha milli maça gitmeyeceğim" demiştim. Maça Cumhurbaşkanı Erdoğan gelecek diye, önlem alma adı altında insanlar stada hapishaneye sokulur gibi sokuluyor, stad girişindeki aramalar hapishane girişlerindeki "kapıaltı" aramalarını aratmıyordu. Maça Yüzüncü Yıl Caddesi'nden gelmiştim, basın tribününe girişlerin Meltem tarafından olduğu söylenince o tarafa yöneldim. Stadın batı cephesine düşen Yüzüncü Yıl - Meltem arasındaki yol bariyerlerle kapanmıştı. Basın tribününe giriş o yol üzerinden mümkün; ama o yoldan "geçmek yasak"tı. Türlü zorlukların ardından tribün kapısına ulaşabildim. Oradaki aramalar da diğer kapılardaki aramaların, (hapishanelerdeki "kapıaltı" aramalarının) aynısıydı. "Milli maç mı, bir daha mı, tövbeler olsun." Maç çıkışında adım başı sarf edilen cümle bu idi. MUAMELE AYNIYDI O maçta tövbe eden arkadaşlardan bazıları Arnavutluk maçına gelmedi. Bizse kırk yılın başında bir milli maç oluyor deyip, eziyeti tekrar göze alıp maça gitmeyi yeğledik. Stat çevresinde Finlandiya maçındaki kuşatmaya yer verilmese de girişlerdeki muamele yine aynıydı; aramalar Finlandiya maçındaki kapıaltı aramalarını aratmayan cinstendi. Bir arkadaşım çantasıyla gelen kadınların maça alınmadığını söyledi. Bunun abartılı olabileceğini düşündük. Bu konudaki twitter paylaşımları haberin abartı filan olmadığını gösteriyor. BOŞ TRİBÜNLERE OYNARSINIZ Milli takımın oynadığı oyun zevkle değil, işkenceye katlanarak seyredilecek bir oyun. Maçın büyük bölümünü 10 kişi oynayan, Arnavutluk gibi Avrupa'nın mütevazı takımlarından birine yenildiğiniz bir maçın başka yorumu olamaz. İnsanlar milli takımı izlemeye değil, milli takıma destek vermek için geliyor maça. Arnavutluk maçına Finlandiya maçındaki seyircinin yarısı kadar seyircinin gelmiş olmasının izahı bu olabilir. Takımına destek vermek için maça gelen insanlara bu muameleyi reva gördüğünüz sürece milli takım maçlarını boş tribünlere oynamak zorunda kalırsınız. Şu da var: Kadınların maça gelmesi tribün terörünün azalması, son bulması anlamına gelir. Ne kadar çok kadın seyirci, o kadar az tribün terörü demek. Kadınları kapıdan döndürmekle asıl siz tribün terörünü körüklemiş oluyorsunuz. SİZ DE BAŞARABİLİRSİNİZ Gazetecilerin aranmasına ne demek gerekir? Yeri gelir, gerilimli bir ortam, bir ihbar olur, gazeteciyi de aramak gerekebilir. Arnavutluk maçı, sonuçta iddiası olmayan, bir hazırlık maçı. Basın tribünü oyun oynanan alana Tünektepe kadar uzak. Değil katı bir cisim, kurşun atsan ulaşmayacak bir yerde. Tribün terörüne bu kadar mesafeden gazeteciniz de bulaşıyorsa, ortada kapıaltı aramalarıyla, çantasıyla maça gelen kadınların geri çevrilmesiyle filan çözülemeyecek bir sorun, güvenlik sorunuyla ifade edilemeyecek, güvenlik yöntemleriyle çözülemeyecek bir sorun var demektir. Maça gelen insana "taraftar" gözüyle değil, potansiyel suçlu, "şüpheli şahıs" gözüyle bakmaktan kaynaklanan bu sorunun çözümü için nezaketli yöntemler de vardır, olmalı, bulunabilmeli. Boş tribünlere oynamak zorunda kalmamak için lütfen beyler, o yöntemlerde ısrar edin; futbolcu, yönetici, taraftar diyaloguna dayalı o yöntemleri arayıp bulun. Tribün terörü ve holiganlarıyla ünlü birçok ülke bunu başardı, siz de başarabilirsiniz. Diğer Yazıları