Taşerona kadro verilmesiyle ilgili "sulh sözleşmesi" metinleri belediyeler tarafından işçilere imzalatılmaya başlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bugünkü haberimizde yer alan açıklamasına güvenen bazı sendikalar işçilerden sözleşme metnini imzalamalarını isterken, bazı sendikalar "imzalamayın" ya da en azından "temkinli olun" uyarısında bulunuyor. DİSK Bölge Temsilcisi Cemal Aybar da, imza aşamasından önce karanlık noktaların aydınlığa kavuşmasının beklenmesi gerektiği uyarısında bulundu. AYRIMCILIK YARATACAK NİTELİKTE Taşeron işçiye kadro konusunun OHAL ile ilişkilendirilmesi, TBMM'nin sorumluluğunda olan bir konunun KHK ile çıkması hukuki yönden daha baştan sorunlu. Hukuksuzluğu gidermek için KHK’ları denetlemekten kaçınan Anayasa Mahkemesi'ne güvenmek de zor. Taşerona kadro KHK’sı, yazılı ve sözlü sınav konusu, geçmiş davalardan vazgeçme şartı başta olmak üzere, kadroya geçiş koşulları nedeniyle adil ve hakkaniyetli olmadığı gibi, partizanlık ve ayrımcılık yaratacak nitelikte. HAKLARDAN VAZGEÇİLMİŞ OLACAK Bakanlık, Taşeron işçilerin kadroya geçebilmeleri için, "Taşeron olarak çalıştırılmalarına ilişkin açmış oldukları davalardan ve icra takiplerinden feragat etmeleri" şartının geçmiş haklarından vazgeçmeleri anlamına gelmediğini söylüyor. Bu anlama gelmiyorsa, neden böyle bir koşulun öne sürüldüğünü sormak gerekmez mi? DİSK'in değerlendirmesi, geçmiş dava ve icra takiplerinden vazgeçen işçilerin, geçmiş döneme ilişkin bir fark ve alacak talebinde bulunamayacakları; kadrolu işçilerin hak ve ücretlerini geçmişe dönük olarak talep edemeyecekleri; yıllarca hukuksuz ve hileli biçimde sürdürülen taşeron uygulanmasının yarattığı mağduriyetlerin neticesinde mahkemelerde kazanılmış tüm haklardan vazgeçilmiş olacağı şeklinde. GREV HAKKI KALDIRILMIŞ OLACAK İşin bir başka yönü de şu: Mevcut uygulamaya göre taşeron işçi eski işkolunda çalışıyor sayılacak. Kadroya alınanlar, kadrolu eski işçilerin yararlandığı toplu sözleşmeden yararlanamayacak. Bu ise kadroya geçirilen taşeron işçilerin ikinci sınıf kamu işçisi olarak muamele görmesi, çerçeve sözleşmelerde uyuşmazlık ve grev prosedürü uygulanmayacağı için grev hakkının da ortadan kaldırılması anlamına gelecek. Türkiye’de toplu iş sözleşmesi sistemine tamamen aykırı olan bu düzenlemelerin "yandaş" diye tabir edilen bazı sendikaları kollamak için yapıldığına inanılıyor. İMZA ATARKEN DİKKATLİ OLUNMALI Bakanlık açıklaması bazı kuşkuları giderecek nitelikte olsa da Cemal Aybar'ın uyarılarının dikkate alınması, "karanlık noktaların aydınlığa kavuşmasını" beklemek, "karanlık noktalar"la ilgili uyanık olmak gerekiyor. İmza atmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda, işçilerin başvuru dilekçelerinde, KHK’nin 127. maddesindeki ifadeleri aynen tekrar etmeleri önem taşıyor. Bazı kurumlar, alt işverenleri (taşeronları) korumak için sulh sözleşmelerinde manipülasyona yer verebilir. KHK’de yer alan koşulları kendince yorumlayan bu kurumların himaye ettiği taşeron şirketler, işçilere kıdem tazminatı da dahil tüm haklarından vazgeçtiklerine ilişkin beyan ve feragatnameler imzalatabilir. İşçilerin olası hak kayıplarını önlemek için, KHK’de yer almayan ifade ve koşulları içeren dilekçe ve yazılı beyanlar vermemesi, bu tür ifadeler içeren sözleşmelere kesinlikle imza atmamaları gerekiyor.