Her gün, her dem politik yazılar yazmak; yolsuzluk, uğursuzluk dile getirmek, karamsarlık yaymak zorunda mıyız? Arada geyik yapmamız ruh sağlığımız açısından da gerekliyse neden öyle yapmayalım. Bugün öyle yapacağım, hikâyeyi bilmeyenlere ya da eksik bilenlere rakı masasında keyifle dinlenen bir şarkısı da yapılan Abbas şiirinden söz edeceğim. * Cahit Sıtkı Tarancı askerliğini yedek subay olarak yapmaktadır. O yıllarda yedek subaylara da emir eri verilmektedir. Cahit Sıtkı, birliğine varır; bölük yazıcısından künye defterini ister. İsimleri inceleyen Cahit Sıtkı’nın bir isim dikkatini çeker: “Abbas oğlu Abbas.” Emir eri olarak onu ister. Yazıcıdan Abbas oğlu Abbas'ı getirmesini ister. Yazıcı ayrılır. Bir süre sonra kapı çalınır. “Abbas oğlu Abbas emret komutan!” "Nerelisin?” "Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.” “Emir erim olur musun Abbas?” "Sen bilir komutan!” Çolak eli yüzünden sakata ayrılmış biridir Abbas. * Abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı 'ya kahvaltı hazırlar. Öğle yemeğini özenerek hazırlar. Akşamları Cahit Sıtkı’nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar; rakı sofrası kurar. Keyif akşamlarından birinde Cahit Sıtkı, Abbas’a sorar: "İstanbul’u bilir misin Abbas?” "Bilir komutan.” "İstanbul’da Beşiktaş var bilir misin?” "Bilir komutan!” "Orda bir sevgilim var. Onu kaçırıp bana getirir misin?” "Elbet komutan!” * Cahit Sıtkı’nın ünlü Abbas şiirini bu minval üzre yazdığı bilinir. Bu yanlış değildir, ama eksiktir. Bunun yeterli olmadığını Cahit Sıtkı 30 Temmuz 1944 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan yazısında anlatır. Şiire vesile olan Abbasoğlu Abbas’tır ama, Abbas imgesi asıl olarak Cahit Sıtkı’nın ninesinden dinlediği bir masala aittir. Masalın kahramanı bedbaht şehzade, haline acıyan ak sakallı bir adamla (Hızır Aleyhisselam) karşılaşır. Sehzadeye bir mutluluk parolası veren Hızır Aleyhisselam, “Canın sıkıldığı zaman ‘Abbas!’ diye ünle; karşına bir haremağası çıkacaktır. Sofranı kurar, eski sevgilini, geçmiş günlerini geri getirir” der. Emri yerine getirmek üzere giyinip kuşanmış hazır kıta bekleyen Abbasoğlu Abbas’ı masaldaki Hızır Aleyhisselam’la özdeşleştiren Cahit Sıtkı, Abbas’ı yazmaya başlar. ABBASHaydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.