Ülkede değişen pek bir şey yok. Yokuş aşağı hızlı gidiş devam! *** Güzel haberler de var... Eski İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal, CHP Genel Başkanlığına aday olmuş. Haber bana bir Bektaşi fıkrasını anımsattı: Bektaşiye iki şişe şarap tattırarak hangisinin iyi olduğunu seçmesini istemişler… Birinci şişeyi tattıktan sonra henüz tatmadığı diğer şişeyi göstererek “Öbürü daha iyi” demiş... “Nasıl biliyorsun, henüz daha tatmadın ki?” Diye sormuşlar... “Bunun kadar kötü olamaz” diye cevaplamış. *** Kılıçdaroğlu belki iyi bir insan, dürüst bir politikacı olabilir. Ancak kitleleri heyecanlandırıp partisine yeni seçmenler kazandıracak kadar iyi bir liderlik gösterdiği söylenemez. 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı halk oylamasında yaptığı büyük hatadan beri, koltuğunda boşuna oturuyor! *** Gündemi meşgul eden diğer bir konu; futbolcu Arda’nın tekrar Türkiye’ye dönmesi... Bu transferle ilgili bir sürü haber okudum. Barselona’da alemleriyle meşhur olmuş... Avrupa’da başka bir takım onu istememiş... Galatasaray’a Fatih Terim yüzünden dönememiş... Barselona’daki takım arkadaşlarının çoğu ona veda etmemiş... Başakşehir bu transfer ücretini nasıl ödeyecekmiş... Falan filan! *** Arda Turan iyi bir futbolcu olabilir... Ancak o da kendinden önceki bir çok örnekte olduğu gibi, bir başka hayal kırıklığıdır! Hiç unutmam, Trabzonsporun eski futbolcularından Hami Almanya’ya transfer olduğunda, oradaki hocası takıma kolay adapte olsun diye Almanca öğrenmesini istemiş... Bizimkisi televizyonlarda gülerek; “Ne gerek var Almanca öğrenmeme, Almanca öğretmeni mi olacağım?” diye espri yapıyordu! Sonuç: kısa zamanda döndü, geldi! Transfer olduğu İtalya’ya gider gitmez Türkiye’den seccade ve lahmacun ısmarlayan Fetöcü Hakan Şükür’ü de unutmayalım! O da iki yurtdışı denemesinden hüsranla dönenlerdendi. *** Tabi ki, Engin Verel, Alpay Özalan, Nihat Kahveci, Turgay Kerimoğlu gibi Avrupa’da yıllarca başarıyla top koşturmuş futbolcularımız da var... Ancak onların daha orta seviyede, hedefleri küçük takımlarda oynadıklarını unutmayalım! *** Türk gibi başla, Alman gibi devam et İngiliz gibi bitir diye bir söz vardır... Bir işe Türk gibi heyecan, arzu ve umutla başlayıp, Almanlar gibi disiplin, istikrar, azimle devam edip, İngilizler gibi kazanarak bitirmeyi anlatır. Arda, Türk gibi başladığı Barselona macerasını Türk gibi bitirmiştir! Eğitim sistemimizin kötülüğüne, disiplinsizliğimize, ciddiyetsizliğimize, görgüsüzlüğümüze, şımarıklığımıza kurban olmuştur! *** Her insan hakettiği yerin bir üst kademesine kadar yükselirmiş... Son hakettiği yerdeki çalışması onu bir üst seviyeye taşısa bile, kapasitesi o çıktığı yeri kaldırmaya yetmezmiş! *** “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” 1994 yılında İngiltere'de Simon Kuper’in küçük bir dünya turu yaparak futbolun politika ve çeşitli kültürlerle ilişkisini araştırarak yazdığı, orjinal adı “Football Against the Enemy” adlı kitabının Türkçe adı... Evet, futbol sadece futbol değildir ama futbolcu da sadece futbolcu değildir... Ülkesinin insanlarının ve zihniyetinin aynasıdır!