Diğer Yazıları Antalya Film Festivali'nden ulusal bölümün çıkarılması sinema örgütlerinin çok büyük tepkisine neden oldu. Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD), Film Sanayii ve Tüm Sanatçıları Güçlendirme Vakfı (FİLM-SAN), Film Yapımcıları Meslek Birliği (FİYAB), Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN), Sanat Yönetmenleri Derneği, Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR), Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SİNEBİR), Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP), Sinema Oyuncuları Derneği (SO-DER), Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY), Sinema Reklam Dizi ve TV Programı Çalışanları Sendikası, Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SETEM), Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP), Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SESAM), Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) bu tepkisini ortak imzalı bir bildiri yayınlayarak kamuoyu ile paylaştı. BU TARİHİ HATADAN DÖNÜLMELİDİR 16 sinema meslek örgütü tarafından Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e yapılan bu ilk çağrıda, "İlki 1964’de yapılan Antalya Altın Portakal Film Festivali, ulusal sinemamızın 53 yıllık belleğidir. Siyaset üstü bir anlayışla her renkten bütün sinemacılarımız Antalya Film Festivali ulusal yarışmasının kaldırılmasının yanlış bir karar olduğu konusunda ortak bir tavır ve tutumdadır. Binlerce üyesiyle, tüm sinema meslek örgütleri, en köklü ulusal yarışmamız olan ve tarihinde göz aydınlığı olan nice önemli sinemacının keşfedilmesine imkan sunan Altın Portakal ulusal film yarışmasının yok edilmesi kararına karşıdır. Bu tarihi hatadan ivedi olarak dönülmesi için gerekli adımların atılmasını talep etmekteyiz. Gerekli adımlar atılmadığı takdirde bu konudaki ortak sesimizi koruyarak ve yükselterek devam ettireceğimizin bilinmesini isteriz" denildi. Sinemacıların çağrısı Türel tarafından ciddiye alınmadı. Türel'in, sinemacılara gönderdiği mektubun muhataplarına ulaştırılmadığı yönündeki açıklaması, ikinci bir krizin başlatıcısı oldu. Sinema örgütleri tarafından Türel'in bu açıklamasına cevap teşkil eden ikinci bir çağrıya yer verilerek, "Sinema meslek örgütleri, Ulusal Film Yarışmalarının devam etmesi koşulu ile her türlü işbirliğine açıktır. Ulusal Yarışmaları kaldırma kararında ısrar edildiği taktirde Antalya Film Festivali’nin hiç bir etkinliğine, yarışmasına, film forum bölümlerine, film gösterimlerine katılmayacağız" denildi. 'AĞALIK'A SEKTÖR TEPKİSİ İlkinde 16, ikincisinde 18 sinema örgütünün imzası bulunan bu çağrılara sayısız yapımcı, yönetmen, sanatçı ve yazardan destek geldi. Bunlar arasında iktidara yakınlığıyla bilinen isimler de vardı. Bu ikinci çağrı da Antalya Film Festivali yönetiminin bir kulağından girip diğer kulağından çıkınca, sinemacılara 53 yıllık Altın Portakal geleneğine sahip çıkmak düştü. Altın Portakal, "festival ağalığı"nı Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı, Antalya halkının ve yapımcısı - yönetmeni - oyuncusu - sinema yazarıyla ulusal sinema sektörümüzün festivaliydi; sektör kendi festivaline, kendi yarışmasına sahip çıkmanın dışında bir şey, bir iş yapmış değildi. ŞIK OLMAMIŞ İstanbul'da düzenlenen 54. Ulusal Yarışma'yı böyle okumak gerekirken, iki oda başkanımız çıkıp bu son derece demokratik nazik tepkiyi "ayıplı"ilan ettiler. Esnaf Odaları'nın "büyük reis"i işi daha da ileri götürüp, sinemacılardan "şer odağı" olarak söz etme yolunu seçti. Adı sanat tarihine geçmiş Fikret Otyam adına yapılan sanat galerisini "esnaf irtibat bürosu", birbirinden değerli otantik eserlere ev sahipliği yapan Soba Müzesi'ni "Yemen Kahvecisi" yaparak, kültür sanat söz konusu olduğunda Türel'in yıkım ekibi gibi çalışan Adlıhan Dere'den böyle bir yakıştırmadan başkası beklenemezdi. AKS gibi bir kültür - sanat markasını Antalya'ya kazandıran ATSO Başkanı Davut Çetin'in, "festival ağalığı"na böylesine bir nezaketli tavır alış ve Altın Portakal Film Festivali'ne böylesine nezaketli bir sahip çıkıştan "ayıp" diye söz etmesine gelince, pek "yakışıklı" olmamış. Diğer Yazıları