Antalya Film Festivali’nden ulusal yarışma bölümünün çıkarılmasına yönelik tepkiler artarak devam ediyor. Sinemanın önde gelen yapımcı, yönetmen ve yazarlarının eleştiri ve görüşlerine gazetemiz sayfalarında peyderpey yer verdik. Sinema meslek örgütleri ve sinema derneklerinin Başkan Türel’e, karardan dönülmesi talebine yer veren ortak imzalı bir mektup gönderdiklerini belirtmiştik. Türel’e gönderilen mektubun tam metni bugünkü gazetemizde yer alıyor.İMZACI KURULUŞLARBelgesel Sinemacılar Birliği (BSB), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD), Film Sanayii ve Tüm Sanatçıları Güçlendirme Vakfı (FİLM-SAN), Film Yapımcıları Meslek Birliği (FİYAB), Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN), Sanat Yönetmenleri Derneği, Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR), Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SİNEBİR), Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP), Sinema Oyuncuları Derneği (SODER), Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY), Sinema Reklam Dizi ve TV Programı Çalışanları Sendikası, Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SETEM), Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP), Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SESAM), Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK), mektupta imzası bulunan kuruluşlar.‘SEKTÖR BASINDAN ÖĞRENDİ’Bu liste Antalya Film Festivali’nin başkanı sıfatıyla Türel’e yapılan çağrı metninde, sinema sektörü ve sinema sanatıyla ilgili bütün kesimlerin, tüm kuruluşların imzasının yer aldığı anlamına geliyor. Mektupta yer verilen “Sinema sektörü bu kararı basından öğrenmiştir” hatırlatması, olayın ne olup ne olmadığını yeterince tarif ediyor: Festival yönetimi, sinema dünyası adına, sinema dünyasından bağımsız ve habersiz, ulusal sınırları aşan bir sinema etkinliğine soyunurken kendi çalıp kendi söylemiş, “ben yaptım oldu” demiş oluyor. Sinema otoriteleri bunu bizim gündeme getirdiğimizden daha nezaketli bir dille ifade etmiş: “Böylesi ters bir karar sinema sektörünü hem şaşırtmış hem de rencide etmiştir.” Buradaki nezaket, “arif olan anlar” kuralı gereğince, festival yönetimini rencide etmesi gereken bir nezaket.TÜREL’İN VERECEĞİ KARARMektup, “Bu tarihi hatadan ivedi olarak dönülmesi için gerekli adımların atılmasını talep etmekteyiz. Gerekli adımlar atılmadığı takdirde bu konudaki ortak sesimizi koruyarak ve yükselterek devam ettireceğimizin bilinmesini isteriz” uyarısıyla devam ediyor. Bu cümleler de son derece nezaketli cümleler. Buradaki nezaketi tehdit olarak değil uyarı olarak ele alması, festival yönetiminin işini kolaylaştırdığı gibi festivali sağlığına kavuşturmasa da ölümden kurtarır. Son üç yılda festival Antalya’dan kopmuş, Antalyalıdan koparılmış, İstanbul patentli bir dükalığın keyfiyetine havale edilerek hasta edilmiş, sakat bırakılmıştır. Festival şimdi de bu dükalığın yüzü suyu hürmetine sinema sektöründen kopmakta, koparılmakta. Sinema kuruluşlarının talebi / uyarısı dikkate alınmaz, bu tutumda / “ben yaptım oldu” zihniyetinde ısrar edilirse, festival ölür. Sinema kuruluşları “Antalya Altın Portakal Film Festivali, ulusal sinemamızın 53 yıllık geleneği, ocağı ve hafızasıdır” derken, buna vurgu yapmakta; “hafızasız festival ölü bir festivaldir” demektedirler. Ulusal bölümün festivalden çıkarılıp çıkarılmamasıyla / festivalin hafızasından edilip edilmemesiyle ilgili Türel’in vereceği karar, hangi yönde olursa olsun tarihsel bir karar olacaktır.

Diğer Yazıları