Hep bunu söylüyoruz: Emekten yana olacağız. Antalya’nın batı bölgelerinde yaşanan hortum felaketi gündemdeki sıcaklığını koruyor. Nasıl korumasın ki… Ziraat Mühendisleri Odası’na göre zarar 100 milyon TL. Tarumar olan seraların çoğu sigortasız. Çünkü miras usulü paylaşılmış minik minik parsellerden oluşuyor bu seralar. Hal böyle olunca bu alanlar mevzuat gereği tarım sigortası kapsamına girmiyor. Girse de çiftçi sigorta yaptırma taraftarı değil. Çünkü sigortanın yüzü astarından pahalı… Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal… Allah’a emanet çalışan çiftçi, her mağduriyetin ardından devletten gelecek yardımı bekliyor. Aslında devletin böyle durumda çiftçinin tüm zararını karşılaması gerekir. Neyse o ayrı bir mevzu. Konumuza dönelim… Zarar 100 milyon lira. Devletin verdiği maddi destek ise 10 milyon lira... Dün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba açıkladı bu rakamı. Geriye kalan 90 milyon liralık zarar nasıl karşılanacak? Bu zararın ne kadarı sigorta kapsamında? Bu soruların cevabı yok. Bir diğer konu. Çiftçilerimiz biliyorsunuz üretim alanına göre bir kooperatife üye olmak ve oraya aylık/ yıllık belirli bir ücret ödemek zorunda. Sigorta yaptıramayan köylümüzün zorunlu ödeme yaptığı bu kooperatiflerin bir genel müdür ve o müdürün de yardımcıları var. Bu zatların aldığı maaşlar geçtiğimiz hafta gündeme geldi ama ben bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Şuan ülke çapında 16 Kooperatif müdürü ve bunların yardımcıları var. Bu genel müdürlerin her biri 100 bin lira aylık alıyor. Yardımcıları da herhalde 20 bin filan alıyordur… Aylık bu maaş aylık… Bakanlık bu genel müdür maaşlarının düşürüleceğini açıkladı ama öyle kaldı. Daha da bir açıklama gelmedi. Yarı devlet kurumu olan bu kooperatiflerin asli görevi çiftçiyi, üreticiyi korumak, destek vermek iken, mevcut tabloda tam tersi olduğunu görüyoruz. Hatırlayın geçen hafta hortumun yıktığı bölgeyi Bakan ziyaret etmişti. Bakana isyanını anlatan üreticinin söylediği şu sözler bence tarihe geçti: “Fatih Terim’e verdiğiniz paranın 10’da birini bize verseniz yeter” İşte işin sırı burada yatıyor… Popüler bir kişiye tonla para veren de devlet, üretim alanı yıkılan köylüye zararının küçük bir miktarını ödeyen de devlet… İşte bu yüzden diyoruz ki; hep emekten yana olacağız…