Seçim süreçlerinde birçok yurttaşımız ile sohbet etme şansı buldum. Bir kez daha anladım ki ekonomik şartlar gelişmeden demokratik, çağdaş bir bilinci yükseltme şansımız yok. Ekonomik ve demokratik durum ilk önce birbirinden farklı gözükse de tamamen bir birine bağlı iki önemli olgu. Halkın şu anda en öne aldığı ve yaşamını bire bir etkileyen tek durum hayat pahalılığı ve bununla birlikte alım gücünün her geçen gün düşmesidir. Eskiden bir öğretmen maaşı ile ailemiz evini alabilirken şimdi 3 öğretmen maaşı ile zar zor o yükün altına girilebiliyor. Kredi ödemesi sırasında asosyallikten hiç bahsetmiyorum bile. Asosyallik insanı mutlu eden yaşadığımız düzeni sorgulama koşullarını ortadan kaldıran bir durum. Sorgulamayan bir toplumda demokrasinin gelişimi bir o kadar hayal olur. Demokrasinin en önemli özelliği sorgulamak, eleştirmek ve geliştirici bir siyasal ortam yaratmak. Ülkemize ve halkımıza hizmet etme yarışı ortadan kalktığında işte esas tehlike orada başlar. Bu seçimde Cumhur ittifakının kazanması demek, artık bu hizmet yarışının ortadan kalkması anlamına geliyor. İçinden geldiği gibi keyfi biçimde dağıtılan ekonomik ve demokratik haklar bu ülkeyi karanlığa götürmekten başka işe yaramaz. Tek adam rejiminin en büyük sorunu tam olarak budur. Parlamenter sistem ve çok renklilik bu ülkeye huzur getirir. Hangi fikri savunursanız savunun bunu demokratik şartlar altında ifade etme koşullarını yaratamazsanız kaosa meydan vermiş olursunuz. Bunun için tek adam rejimine karşı dur demek için bu seçimin son seçim olduğunu düşünerek hareket etmezsek, bu fikirlerimizi eşimize dostumuza anlatmazsak 25 Haziran -9 Temmuz çok geç olabilir. Bu gidişe artık tamam diyelim ve geleceğimiz karanlık güçlere bırakmayalım. Değiştirelim...