Hazırlayan: Ali Çetin Göç Yolu Yolcuları Yürüyüş Grubu 20-30 Temmuz tarihleri arasında Kırgızistan’a keşif gezisi yaptı. 13 kişilik ekip, doğa ve tarihin iç içe geçtiği Kırgızistan’da Çüy Vadisi’ni, Taşeli Vadisi’ni, Bişkek’i, Araşan Yaylası’nı, Çolpanata Şehri’ni, Issık ve Son Gölü yerinde inceledi Yörük yaşamının izlerini sürerken tarih alıp beni Selçukluya oradan da orta Asya’ya götürdü. Orta Asya’da Kırgız ülkesi, dedelerimizin yaşadığı topraklar yani ata yurdu görmek, oradaki Türk boylarını, yaşamlarını, dillerini ve coğrafyasını tanımak derdine düştüm. Ve 13 arkadaş 2017 yılının temmuz ayının 20. günü düştük yollara. Kırgızistan’ı görme hayali tüm kuşkularımızın önüne geçti. Kırgızistan’a giden uçağa, heyecan ve sevinçle bindik, yoldaş olduk birbirimize. Hepimiz mutlu, heyecanlı ve coşkuluyduk uçağın koltuklarına otururken. ÇÜY VADİSİ’NİN İŞTİHAMI Toplam 10 gün sürecek Kırgızistan gezimize Çüy Vadisi ile başladık. Yıllardır Yörüklerle ilgili araştırma yapmaktayım. Özellikle güney Torosların Akdeniz’e bakan yüzü ve iç ana doluya bakan yüzü beni çok etkiledi. Buralarda doğup büyümüş olmanın yası sıra Torosların bu bölgesinde ki coğrafyasının değişkenliği, yalçınlığı, Torosların koyaklarında yazlayan Yörük obalarının yaşam biçimi hep ilgimi çeke gelmiştir. İLK DURAK BİŞKEK Kırgız ülkesine alaca şafakta indik, güneş üç saat erken karşıladı bizi. Bozkırın ortasında alabildiğine büyük ama tenha ve birkaç uçağın olduğu Bişkek Manas havaalanına indik. Pasaport kontrolünden geçince rehberimiz, dostumuz Ernist, göç yolu yolcuları pankartıyla karşıladı bizi. Güldük, nefeslendik, heyecanla ve güvenle sarıldık kardeş Ernist’e. Bişkek’e kırk beş dakikada varıp, otelimize yerleşince mutlu, huzurlu ve heyecanlıydık. NÜFUSU 6 MİLYON Bişkek, Kırgız ülkesinin başkenti, Bir milyon nüfuslu, bin metre rakımında. Altı milyon nüfusu olan Kırgızistan’ın 192 bin metre kare toprağı var. Yani yüzölçümü. Bu yüz doksan iki bin metre karenin yüzde doksan, doksanbeşini dağlar oluşturuyor. Bişkek kocaman bir düzlükte, uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında kurulmuş. Burası Çüy öreni, yani Çüy Vadisi. Güneş doğup ortalık aydınlandığında karlı dağları görünce, Bişkek şehrinin kurulduğu vadinin uçsuz bucaksız olmadığını, beş binlik, yedi binlik dağların arasında bir vadide olduğunu görüyoruz. ADINI ANADOLU’DAN ALIYOR Bişkek adını bizim Anadolu’da Yörüklerin ayran yaydığı bişekten alıyor. Doğudan batıya giden ipek yolu tarihte buradan geçiyormuş. Yani tarihi eskiye dayanıyor. Göçerlerin kışlağıymış eskiden. Bir Yörük kadını bişeğini unutup yaylaya göçmüş, sonra yayladan yürüyerek dönmüş ve gelip buradan bişeğini almış. O günden bu güne burasının adı Bişkek kalmış. Sovyetler döneminde Bişkek adı değişmiş ama sonra Sovyetler yıkılınca yeniden Bişkek adını geri almış. YEŞİL YEŞİL CADDELER Bişkek şehrini geziyoruz, hiç kıvrılmayan uzunca, alabildiğine yeşil caddeler birbirini kesiyor. Gezerken insanlara, insanların konuşmalarına bakıyoruz. Yani bizden bir şeyler arıyoruz. Bir giysi, bir kelime, bizden olan, bize benzeyen bir şey arıyoruz. Rehberimiz Ernist uzun uzun anlatıyor bize Bişkek’i, Sonra Aigerim geliyor. Bişkek Göçösünü (Cadde) bize gezdiriyor. Ernist ve Aigerim bize “Acele etmeyin, köylere gideceğiz, oralarda Kırgız kültürünü daha iyi göreceksiniz ve geçmişinizle daha kolay ilişki kuracaksınız “ diyorlar. KURONO’YA 4 GÜNDE ÇIKTIK Göçüleri geziyoruz. Güneyde beşbinlik başı karlı Kırgız sırası bizi büyülüyor. Sıra dağlardan gözümüzü alamıyoruz. Bir an önce bu dağlara çıkmak heyecanı kaplıyor içimi. Dağlara çıkma heyecanımı görünce Ernist,”Önce 3200 de radsık dağ evine çıkmamız gerekiyor, kurono zirvesi buzulla kaplı. Kurono ya çıkmak dört gün sürer” diyor. MAKSIM ADLI SOĞUK İÇECEK Kırgız göçüsünde gezmeye devam ediyoruz. Yer yer soğuk içecek satıcılarına rastlıyoruz. Bir tanesinin tadına bakmamızı söylüyor Aigerim. Bardağa doldurup içiyoruz. Kavrulmuş buğday değirmende un haline getiriliyor ve soğuk suyla karıştırılıp içiliyor. Yani biz çocukken annelerimiz buğdayı tavada kavururlar, kavrulan buğdayı el değirmeninde un yaparlar ve bizde onu ceplerimize doldurur hem oynar hem de yerdik. Buna kavut derlerdi. Bizim kavutu soğuk suyla karıştırıp içiyorlar. Adı, maksım. Lenin heykelini görüyoruz bir meydanda, toplanıp önünde fotoğraf çektiriyoruz. Manas heykelinin muhteşemliği bizi büyülüyor. Manas ulusal kahramanlarının, Kırgız halkının ulus olma mücadelesinin destanı. ULUSAL KAHRAMAN KURMAN CAN DATGA Bir başka ulusal kahraman Kurman can Datga’nın heykeli, Aigerim’in anlatımıyla bize daha da anlamlı geliyor. Kurmancan Datga, Çarlık Rusya’sına karşı Alay bölgesinde kocasıyla birlikte dillere destan bir mücadele veren bir kadın. Kocası savaşta ölünce Rus çarına teslim olmuyor ve direnmeye devam ediyor. Direniş sonunda başaramayacağını anlayan kurman can Datga teslim oluyor. Bir kadının direnişine hayran kalan çar, kurman can Datga’yı o bölgede yönetici bırakarak geri çekiliyor. O günden bu güne orta Asya da Türk boylarının simgesi oluyor Kurmancan datga. ÇÜY OVASI VERİMLİ BİR TOPRAK Çüy Vadisi sulak bir ova, vadiye her yandan su gelir. Dağlar sürekli karlı olduğu için özellikle beş binlik Alato dağlarında eriyen karların suyu bembeyaz akar Çüy ovasına. Çüy ovası verimli. Kaysılar, erikler, çilek tarlalarında çilekler, elmalar tüter ovada. Ak ırmak hep beyaz akar çüy ovasına. Onun için meyveler tatlı, sebzeler kokulu olur çüy ovasında. Ernist Djumagulov, bir rehberden öte bir dost bir kardeş, Kırgız ülkesinin sıcak yüzü.”ne yiyeceğimizi soruyor. Bende ata yurdunda ne yeniyorsa onu yiyeceğiz diyorum. Tatlı ve heyecanlı bir yorgunlukla, yüzlerimizde ata yurduna kavuşmanın güzel tatlı tebessümüyle kendimizi ata yurdu Bişkek şehrinin geçmişten gelip bizi saran sıcak kollarına bırakıyoruz bedenimizi. GEZİ FOTOĞRAFLARI AŞŞAĞIDADIR Yarın: Karahanlılar yurdu Burana ve Boom Vadisi’nden Çon Kemin Vadisi’ne