Issık Göl’den Altın Araşan Yaylası’na Hazırlayan: Ali Çetin Yedi binlik başı buzlu dağlarıyla, ak nehirlerin aktığı derin vadileriyle, dağların arasına sıkışmış derin ve büyük gölleriyle ve dağların arasındaki geniş düzlükleriyle ve bu düzlüklerdeki mis kokulu meyve, sebzeleriyle Kırgızistan coğrafyası insanı büyülüyor Çon kemin vadisinden Issık Göle doğru dönünce yine ak köpüklü sularıyla coşkulu akıp giden derin vadideki nehri takip ederek yol alıyoruz. Kıvrılarak giden derin vadideki yolun her kıvrımında Issık Göl karşımıza çıkacak diye heyecanla bakıyoruz. Her dönemeçte Issık Göl karşımıza çıkmasa bile sürekli değişken olan vadide bizi heyecanlandıracak güzelliklerden gözlerimizi alamıyoruz. Kırmızı kayalar, beyaz kayalar, yemyeşil otlu dik yamaçlar ve vadiden akan ak ırmak. Vadide bir süre gittikten sonra karşımıza Issık Göl düzlüğü çıkıyor. Sanki ufukta bir deniz görüyoruz. 180 km uzunluğu ve 65 km genişliği ile bir iç denizi andıran görüntüsüyle, Issık Göl karlı dağların arasından bize kendini gösteriyor. Issık Göl 1605 rakımında etrafında 6 binlik karlı dağlar yükseliyor. Issık Gölün suyu sodalı, buradan sulanan koyunların yünü yumuşak ve diğer koyunlardan daha güzel ve pahalı yünleri. Kışın Issık göl hiç donmuyor, çünkü gölün dibinde sıcak su kaynakları varmış. ZENGİNLERİN GELDİĞİ BİR YER Issık Göl, özellikle Bişkek zenginlerinin yazlık olarak geldikleri bir yer. Yaz aylarında Issık Göl çevresinde nüfus oldukça artıyormuş. Yol kenarlarında sıra sıra seyyar satıcılar görüyoruz. Issık Gölün kurutulmuş balıkları, doğal bal, kova ile kaysılar satılmakta. Kırgızlar pazarlık bilmiyor. Yani kapitalizm tam olarak insanların sosyal ve ticari yaşamını teslim almamış. Ama birkaç yıla kalmaz kapitalizm sosyal ve ticari yaşamda bu temiz ve güzel insan ilişkilerinin yerini alacak. Herkesle Türkçe anlaşabiliyoruz. Arkadaşlar pazarlık etmek istiyorlar ama Kırgız köylü tek fiyat söylüyor ve susuyor. Çok ısrar edersen bir süre sessizce yüzüne bakıp sonrasında tamam diyor. Ernist’e soruyoruz bu bakışın nedenini,”zararına verdiği için öyle bakıyor” diyor Ernist. Yani senin alma ısrarın karşısında zarar ediyor ama dayanamayıp yinede sana satıyor. Aslında buna satmaktan öte vermekte denebilir. Bir kaç yıl sonra Kırgızlarda pazarlığı öğrenir. ÇOLPON ATA ŞEHRİ Çolpon ata şehri Issık Gölün hemen kıyısında kurulmuş önemli bir Kırgız şehri. Çolpon, yıldız demek Kırgız dilinde, yani ata yıldız şehri. Ata yıldız da Zühre yıldızına diyorlar. Şehirlerde yüksek katlı binalar yok. Yollar hep bir birini kesen paralel doğrular. Mahalle arasında hiç asfalt olmadığı gibi, stabilize yol yok. Topraktan açılmış yollar. Çolpon ata şehrinin girişinde kaya ressamlar açık hava müzesine gidiyoruz. Üç binlik, dört binlik dağlardan buzul döneminde sürüklenmiş dev çakıl kayalar mezarlığı. Bu dev çakıl kayaların üzerine Tarihen yapılıp gelen resimler var. Bir kısmı beklide bin yıllık. Karahanlı’ların mezar taşlarındaki resimlerle aynı. MANAS DESTANI Çolpon ata şehrinde Issık Göl kıyısında manas parkına gidiyoruz. Göl kıyısında çok güzel bir kültürel park var. Bizi parkın kapısında Türkçe bilen üniversiteli kızlar karşılıyor. Kolunda kocaman bir kartalla bir Kırgız önümüze çıkıyor. Bozüy çadırının önüne gidiyoruz. Türkçe bilen üniversite öğrencisi rehber kız bize bozüyü, Kırgız büyüklerini, Kırgızistan tarihiyle ilgili bilgiler veriyor. Bozüy çadırın önünde manas destanını okuyor. Manas adı Kırgızların ulusal mücadelesinin genel adı. Manas destanı ulus olma sürecinin destanı. Kırgız rehber destanının bir bölümünü okurken kendinden geçiyor. Manas destanı beş yüz bin kelimeden oluşuyor. Manas destanının tümünü hiç kesintiye uğratmadan okuyan manasçılar varmış. KESİNTİSİZ YERLEŞİM Kültürel parkın en önemli bölümünü Ünlü yazar Cengiz Aytmatov’a ayırmışlar. Genç kadın rehberimiz gururla anlatıyor Cengiz Aytmatov’u. Aytmatov’un eserlerine ait heykellerle süslenmiş parkın her yanını. Bozüy’ü ve parkı bizimle, İstanbul’dan gelen beş kişilik bir grupta geziyor. Bu grupla hemen kaynaşıyoruz, birlikte fotoğraf çektirip birde ip asılma oyunu oynuyoruz Bozüy’ün önünde. Çolpon ata şehrinden ayrılıp karakol şehrine doğru yol alıyoruz. Issık Gölü bir baştan bir başa dolanıyoruz. ısık göl kenarında kesintisiz yerleşim var. TREKKİNG MERKEZİ Karşımızda görsel bir şölen var. Coğrafyanın güzelliği bizi yerimizde donduruyor. Bir süre hayretle bakıyoruz altın araşan yaylasına. Elbette bizim ülkemizde de güzelin güzeli yerlerimiz var ama altın araşan bir başka cazibeli, bizi büyülüyor. Arkasındaki başı karlı beş binlik dağlarıyla, gökyüzüne yarış edercesine uzanan köknar ormanlarıyla, mor çiçekli vadisiyle, vadisinin ortasından akan ak köpüklü ırmağıyla ve çimenlerin arasından çıkan kaplıca suyuyla. Baktığımız her yer bir fotoğraf kadrajı. Fotoğraf makinesini doğrult ve bas deklanşöre. Karlı dağlardan gelen dağcılar, trekking yapmaktan gelen yürüyüşçüler, çayırların üzerindeki kamp çadırları daha da bir anlam yüklüyor altın araşan yaylasına. Dünyanın her yerinden doğa tutkunları gelmiş. Gözleşiyoruz hepsiyle, konuşmadan anlıyoruz birbirimizi. Altın araşan yaylası ortak güzelliğimiz. Burada olmanın mutluluğu var hepimizin yüzünde. ALTIN ARAŞAN YAYLASI Altın Araşan Yaylası, yayladaki koyun ve keçi sürüleri, atlı göçerler aldı bizi bin üç yüz yıl öncesine götürdü. Burası bizim ata yurdumuz. Dedelerimiz bu topraklarda at sürmüş, sürüler otlatmışlar. Buradan gitmişlerdi Anadolu’ya. Duygu yüklendik, gözlerimiz daldı. Biz buraya aittik, bu topraklar bizi tanımıştı. Bu hisle duygulandık, bu hisle baktık ağaçlara, otlara, köpüklü akan ırmağa ve at üstünde terkisinde çocuğuyla giden çobana. Aracımızdan Ernist le yardımlaşarak yiyeceklerimizi indiriyoruz Bu gezide kendimizi, “Para verdik”, karşılık bekleyen tur gezicileri olarak hiç görmedik. Ernistle, dayanışan, paylaşan doğa grubu anlayışıyla hareket ettik. Ortak yanımız dayanışma ve paylaşım olunca gezi daha bir güzelleşti. VERİMLİ TOPRAKLAR Akşam yemeği için karakol şehri yakınındaki Çırak köyüne gideceğiz. Çırak köyü Issık Göl ovasının ortasında, tarlalarından su kanalları geçen, verimli toprakları olan bir köy. Köy içi yollar toprak. Bütün evlerin bahçeleri geniş ve çitleri var. Kırgızlarda, köyün yaşlılarından bilge kişiyi aksakal olarak seçiyorlar. Aksakal bilge kişi olarak son karar verici. Beni aksakal olarak seçiyorlar. Hepimiz sofraya oturuyoruz. Ev sahibi iki büyük leğenle içi et dolu olarak sofraya başımıza dikiliyor. Eti parçalayıp dağıtacak. İLGİNÇ ANILAR “Aksakal diye sesleniyor” elimi kaldırıyorum. Yanıma yaklaşıp, leğenin içinden koyunun kuyrukla bel arası kemikli bir parçasını önüme koyuyor. Sonra “Aksakalın ayalı (karısı) kim” diye soruyor. Tülay Ölçek, Gülseren’i gösteriyor. Koyunun yağlı kuyruğunun yarısı ile biraz etli olarak Gülseren’in önüne koyuyor. Gülseren şaşkınlıkla yağlı kuyruğa bakarken, grubun yaşlısını soruyor. Şengül Hanım el kaldırıyor. Kuyruğun diğer yarısında Şengül hanımın önüne koyuyor. Şaşkınlıkla gülüşüyoruz. Kalan etleri herkese dağıtıyor. Sonra koyunun başını bana getiriyor. Kırgızlarda adet olarak koyunun kellesini aksakal yermiş. Önce gözünü çıkarıp, gözü temizledikten sonra ikiye kesip önüme koyuyor. Gözün yarısını sürekli aynı gözle bakmak istediğin birisine vermek adetmiş. Gülseren verecektim ama Gülseren kulağıma eğilip “Ernist’e ver, bir gözümüz Kırgızistan’da dersin”dedi. Bende Ernist’e verdim gözün yarısını. Çok hoş bir sürpriz oldu Ernist içinde, gerçekten bir gözümüzün Kırgızistan’da olacağı kadar candan, değerli bir dost Ernist. Ernist ile koyunun gözünü yarımşar olarak yedik. Çok lezzetliydi bence.Sonra ev sahibi,koyunun pişmiş kulağını kesip elime tutuşturdu.”Burasında grubun en genç üyesine vereceksiniz” dedi.Hiç düşünmeden Sinan’ a uzattım.Sonra koyunun dilini elime tutuşturdu,”Burasında en iyi dikiş bilene vereceksiniz” dedi. Mevlide Kara hemen yanımda oturuyordu.dili ona uzattım.koca koyunun eti paylaşıldı. Büyük parça alanlar, küçük parça alanlara vererek afiyetle koyunu yedik. Kuyruk yağını vermenin nedeni, koyunun en besleyici, en değerli kısmı kuyruk yağıymış. Kışın havalar çok soğuk olduğu için ve Kırgız ülkesi hep binli rakımların üzerinde olduğundan çok yağ yemek soğuğa karşı vücudu koruyormuş. Onun içinde yaşlılara veriyorlarmış. Biz espri yaptık,”yaşlılar bir an önce ölsün” onun için mi yağları yediriyorsunuz diye. Ernist, bizi bir rehber olarak değil, bir kardeş olarak gezdiriyor Kırgızistan’da. Ernist bizden biri, yol arkadaşımız, kardeşimiz, dostumuz. Teşekkürler Göz kardeşim, teşekkürler Kırgızistan’daki gözüm. Yarın: ISSIK Göl’den Son Göl’e.