Diğer Yazıları Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Topluluğu, bir ayı aşkın bir zamandır, müzikli bir dramanın hazırlıklarını sürdürüyor. Çeşitli metinlerden ve tarihsel kaynaklardan uyarlayarak kaleme aldığım ve yönettiğim oyunun ismi, yazıyla aynı başlığa sahip: “Bizden Biri”. Çalışma, 10 Kasım 2017 Cuma günü, saat 9.30’da, Antalya Valiliği’nin Atatürk’ü Anma Programı çerçevesinde, AKM’de izleyiciyle buluşacak. Esere adını veren ifade, Mustafa Kemal’in 1930’larda, kendisine yapılan övgü metinlerinin üzerini karalayarak yazdığı bir nota işaret ediyor. En büyük övgüyü şöyle nitelendiriyor Paşa: “Atatürk Bizden Biridir!”. Bu bakış, her türlü resmî veya duygusal söylemin dışında bir gerçeğe de işaret ediyor. Dünyada döneminin ve hemen sonrasının totaliter eğilimleri anımsandığında, onlarla asla kıyaslanamayacak bir mütevazı tavra sahip olduğu konusunda fikir birliği bulunan Atatürk’e olan sevginin, koşullara ve “dönemin ruhuna” bağlı olmaksızın yenilenmesinin altında da bu bakış yatıyor kanımca. Oyuna dönersek; Hasan Tahsin’in yazdığı son yazıyla başlıyor “Bizden Biri”. Emperyalizme meydan okuyor; dahası, bu uğurda tek başına kalsa ve eyleminin sonuçları yaşamını feda etmeyi gerektirse de, Neron’la özdeşleştirdiği Batı uygarlığını mahkûm ediyor onurlu gazeteci. Ölümü, haklı bir davanın başlangıcı olarak nitelendiren ve “safa geldi, hoş geldi” diyebilenlere selam olsun! Dâhiliye Nazırı ve bir başka gazeteci olan Ali Kemal’in küçümseyen, Harbiye Nazırı Ziya Efendi’nin umutsuz bakışlarına inat yola koyulanların öyküsü başlıyor sonra. Kimisi kent meydanlarında yurtsever gazetelerin manşetlerini duyuruyor halka, kimisi apoletlerini söküp Anadolu’ya koşuyor ve kimisi de Ege’nin dağlarını mesken tutup işbirlikçilere ve işgalcilere karşı koyuyor. Naile Onbaşı onlardan biri. Şöyle sesleniyor vatandaşa: “Kıymetli vatandaşlarımız; elinizde bulunan çamaşırlık bez, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye elverişli her türlü kışlık ve yazlık kumaş, çarık, potin, kundura ve saraç ipliği, yem torbası, yular, kaşağı, urganlardan yüzde kırkını, parası sonra ödenmek üzere istiyoruz.” Yoklukların ortasında güneşi doğuranlara selam olsun! Halide Edip’in ünlü Sultanahmet Mitingi’nde yaptığı konuşma, “Ben yurdumun bedbaht bir kızıyım ve bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman devrinin anasıyım. Atalarımızın ruhları önünde eğiliyor, onlara hitap ediyorum ki, silahsız olan bugünkü milletin kalbi de onların ki gibi yenilmez kudrettedir” diye başlıyor. Mehmet Akif, “Görünen köy kılavuz istemez. Batı’nın kudreti arttıkça hırsları da çoğalıyor. Asya’yı, Afrika’yı bitirdiler şimdi sıra bize geldi. Sevr Antlaşmasını okumuşsanız anlamışsınızdır ki bunların bizden istedikleri artık toprak değil, bu defa canımızı, varlığımızı istiyorlar” görüşüne yer veriyor. Bütün bu karanlığın ortasında, elinde fenerle gezinen, bizlere Turgut Özakman’dan yadigâr Yüzbaşı Faruk ise “bu kavganın zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmayan mazlumların kavgası olduğunu” çok iyi biliyor. Mevki ve makam gözetmeksizin hayali gerçek kılanlara, sislerin ortasında bekleyen yoksulların yanında duranlara da selam olsun elbette… Sonra bağımsızlık ve devrimler çağı başlıyor. Oyun, Afet İnan ve Türkan Örs gibi tarihi şahsiyetler aracılığıyla Cumhuriyet’in kadınlar açısından önemine de vurgu yapıyor ve halkın temsilcilerinin, gerçek mazlumların 10 Kasım 1938 tarihinde, vefat haberini duymalarıyla birlikte Köşk’e koşanların çığlığı ile sona eriyor. Aralarında garson da var, Aydın’dan koşup gelen ak saçlı bir ana da… Her biri de kendilerini sürüden bireye taşıyan bir kurtarıcıya dair anılarını paylaşıyorlar izleyiciyle. Aralarında en dikkat çekeni Prof. Dr. Richard Von Mises. Nazi zulmünden kaçarak, Paşa’nın çağrısıyla İstanbul Üniversitesi’nde ders vermeye başlayan ünlü matematikçinin sözlerini, Yunan General Trikopis ya da dönemin İngiliz Başbakanı Lloyd George gibi oyuna saklayalım. Ayrıca oyuna Güzel Sanatlar Lisesi orkestrasının da eşlik ettiğini de hatırlatalım. Bilal Eren, Buse Aksoy, Ercüment Takcı, Aytül Levent, Saffet Sadıç, Niyazi Karababa, Halit Boztoy, Halil Bayır, Dilek Yallıoğlu, Edip Akçapınar, Mehmet Akgül, Alev Karataylı, Mehmet Özkal, Nursen Ekici, Aylin Yıldırım, Cem Ulutürk, Salih Engin Özgü, Özgür Gümüş, Duygu Başbağ, Recep Uluçay gibi isimlerden oluşan kalabalık bir kadroyla hazırlanan “Bizden Biri”ne emek verenlere ve Mustafa Kemal’lerin özgür, bağımsız yarınlar için kurduğu düşleri büyütenlere de selam olsun… Diğer Yazıları