ATSO Meclis toplantısında Korkuteli’deki trafik karmaşası ve gürültü kirliliği gündeme getirildi. Konunun ciddiyetine dikkat çeken meclis üyesi, “Kışın 40 bin olan Korkuteli nüfusu yazın 150 binlere çıkıyor. Buradan kaynaklanan sorunlar iyi denetlenmediği için Korkuteli özellikle yaz aylarında trafik karmaşasının esiri oluyor. Karmaşa sadece trafik akışıyla sınırlı değil. Motosikletler başta olmak üzere motorlu araçlar ilçenin cadde ve sokaklarını gürültüye boğuyor. Yazlıklarında dinlenmeye giden, dinlenmek için Korkuteli’den ev alan insanlar trafik karmaşası ve gürültü kirliliği nedeniyle büyük rahatsızlık yaşıyor. Bu soruna acilen çözüm bulunması gerekiyor” dedi. Bir başka meclis üyesi Lara bölgesi başta olmak üzere kentin birçok yerinde otopark halindeki binlerce aracın her gün çekilmeye başlandığını, ortalıkta çekici sahibi bazı kişilerin servetini şişirmek için bu yola başvurulduğu söylentilerinin dolaştığını söyledi. KUSURA BULAŞMAMIŞSA Sürücülerimizin büyük çoğunluğunun trafik kuralları, trafik etiği gibi konulardaki duyarsızlığı, sorumluluk duygusundan bihaberliği, tanıklık gerektirmeyen bir şey. Başka ülkelere gidip dönenlerden şu sözü çok duymuşuzdur: “Yola ayağımı atar atmaz gelen arabanın durup bana yol verdiğini görüp şaşırdım.” Bizim şaşırmamıza neden olan davranış biçimi, uygarlıktan nasibini almış ülkelerde bir kural, sıradan bir alışkanlık. Bizdeyse, otobüs durağına, kentin işlek caddelerine aracını park edip gitmek, yaya gördüğünde gaza bir ayrı basmak bir kural, bir alışkanlık. Kendi adıma ben çekici de giden bir araç gördüğümde “vardır bir kusuru” diyenlerdenim. Otopark sorununu caddeler, sokaklar sayesinde çözmek zorunda olan Antalya’da birilerini zengin etmek için keyfi şekilde araçlar götürülüp para kesiliyorsa bunun araştırılması, doğruluğu söz konusuysa muhataplarından hesap sorulması da tabi ki gerekir. MOTOSİKLET GÜRÜLTÜSÜNE ÖZEL ÖNLEM GEREKİR Korkuteli ile ilgili gündeme getirilen konu diğer tatil ilçeleri ve beldelerimiz için de geçerli. Araç yığılması açısından bu sorun öncelikle kent planlamasıyla ilgili. Evler, apartmanlar, plazalar yapıyorsunuz, buralarda oturacak, buralarda çalışacak insanların araçlarını nereye park edeceğini sorun etmiyorsunuz. Caddeler, çevreyolları yapıyorsunuz, kavşaklarına alt geçit, üst geçit koymayı iş işten geçtikten sonra hatırlıyorsunuz. Yine de trafik karmaşasının bütün suçun planlamaya havale etmekle bu karmaşanın bunalttığı vatandaşlara haksızlık etmiş oluruz. Rasyonel bir düzenlemeyle, denetim mekanizmasını doğru planlayarak yaşanan eziyeti en aza indirebiliriz. Korkuteli ve benzeri yerlerde böyle yapılmalı. Gürültü kirliliğine neden olan araçlar içinde motosikletlere özel bir yer ayırmakla meclis üyemiz haklı. Trafik Müdürlüğü’nün motosiklet gürültüsüyle ilgili özel bir program geliştirmesi Antalya için de elzem. BENİM TAKINTIM DA ALARMLAR Gürültü kirliliğiyle ilgili benim de bir takıntım var: Alarmlar. Orhan Veli’nin “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada / Nasırdan çektiği kadar ” sözü Süleyman Efendi için ne kadar geçerliyse, “Hiçbir şeyden çekmedi alarmlardan çektiği kadar” sözü de benim için o kadar geçerli. Görgüsüzün arabasına kedi mi çıktı? Alarm başlıyor ötmeye. Mağazasının kapısı önünde bir köpek mi havladı? Başlıyor ötmeye alarm. Mustafa Koç sabaha kadar bir o yan bir bu yana dönüp durmuş, sabah şiş gözlerle işine gitmiş, görgüsüzün umurunda değil. KAFAYI YEMEMEK İÇİN Bu görgüsüzlüğü, bu görgüsüzlüğün ne kadar haksız ve gereksiz olduğunu yılda en az üç kere köşeme taşır, muhataplarına hatırlatırım, değişen bir şey olmaz. Doktor arkadaşıma, “Siyatiğim var, ne yapmam lazım” diye sorduğumda aldığım cevap, “Siyatiğinle birlikte yaşamaya alış” olmuştu. Trafik karmaşasını araba çekip ceza yazmakla çözen bir yönetiminiz mi var? Ben nasıl ki siyatiğimle, alarm seslerimle yaşamaya alıştım, siz de trafik karmaşanız, motosiklet gülütünüzle yaşamaya alışacaksınız demektir.